İskenderun’un merkezinde, geleneksel mimari öğelerle modern tasarım ilkelerinin birleşimini somutlaştıran bu proje yerel estetiğe saygılı hem işlevsel ve yenilikçi hem de kültürel olarak yankı uyandıran bir alan yaratmaktadır.

Projenin tasarım felsefesinin çekirdeğinde, Iskenderun’un yerel mimari stilinin modernist unsurlarla entegrasyonu yatıyor. Bölgenin geleneksel mimarisi, detayları ve doğal malzemelere vurgusuyla bilinirken, bu projeyle yeniden yorumlanmaktadır. Modernizmle ilişkilendirilen temiz çizgiler ve minimalist formların kullanımı, yerel tasarımın sıcaklığını ve karakterini korurken taze, çağdaş bir his katmaktadır.

Projenin en dikkat çekici özelliklerinden biri, terasların ve balkonların geniş kullanımıdır. Bu alanlar, iç mekan ile dış mekan arasında bir köprü görevi görerek, kullanıcılara doğal çevreyle sorunsuz bir bağlantı sunmaktadır. Farklı büyüklük ve yönelimlerde tasarlanmış teraslar, dinlenme ve sosyal etkileşim için bol dış mekan alanı sağlayarak, sakinlerin yaşam kalitesini artırmaktadır.

İç avlu, bu mimari çabanın bir başka önemli unsuru,  İskenderun’un tarihi binalarında bulunan geleneksel avlulara modern yaklaşımda bulunmaktadır. Sakinler için bir sosyal merkez görevi görerek topluluk duygusu ve aidiyet hissi oluşturmaktadır. Avlunun tasarımı, yerel iklim koşullarını göz önünde bulundurarak, yıl boyunca keyfi çıkarılabilecek serin, gölgeli bir alan sağlıyor.

Modernizmle yerel mimari stilin birleştirilmesinde, proje aynı zamanda sürdürülebilirliği vurgulamaktadır. Yerel olarak kaynaklanan malzemelerin kullanımı, çevresel etkiyi azaltmanın yanı sıra, binanın çevresiyle uyum içinde olmasını da sağlamaktadır. Seçilen malzemeler, bölgenin mirasını yansıtırken, modern dayanıklılık ve verimlilik standartlarını da karşılamaktadır.

Zemin katının ana cadde tarafını ticari kullanım için ayırma kararı hem stratejik hem de işlevseldir. Bu yaklaşım, binanın kullanımını en üst düzeye çıkarmanın yanı sıra, mahallenin canlılığına da katkı sağlamaktadır. Ticari alanlar, çeşitli işletmeleri ağırlayacak şekilde esnek olarak tasarlanmış ve sokağa kolay erişim sağlayarak bölgenin ekonomik aktivitesini canlandırmaktadır.

İskenderun’daki bu proje, yerel geleneklere saygı gösteren ve canlandıran mimari yeniliğin olanaklarının bir kanıtıdır. Modern tasarım tekniklerinin, anlamlı ve işlevsel alanlar yaratmak üzere geleneksel unsurlarla uyumlu bir şekilde nasıl harmanlanabileceğini örneklenmektedir. Bu nedenle, bölge ve ötesindeki gelecekteki gelişmeler için bir öncülük teşkil etmekte ve mimarinin geçmişi günümüzle bağlarken sürdürülebilir bir geleceğe doğru ilerlemekte ne kadar güçlü bir araç olabileceğini göstermektedir.