MASTER PLAN

MASTER PLAN

MASTER PLAN

Analiz: Kentsel Yaklaşım ve İlkeler
Master plan için amacımız, araştırmalardan, uzmanlardan ve yerel topluluğun girişiminden yararlanan kanıta dayalı bir yaklaşımı takip etmektir.

Tasarım, ölçek, mekansal yapı açısından depremden önceki şehirden esinlenir ve yerel karakterini ve iklim direncini güçlendirmeye çalışır.

Tasarım ayrıca, yeni kamusal yeşil alanların, verimli ulaşım sistemlerinin ve topluluk merkezlerinin oluşturulmasıyla erişilebilirlik ve kapsayıcılığı artırır.

Toplum Katılımı
Araştırmamızın bir parçası olarak, dünyanın çeşitli bölgelerinde farklı zaman periyotlarından ve rekonstrüksiyon projelerinin olgunluk seviyelerinden örneklerine baktık. Başarılı örneklerden ders çıkararak hataları tekrarlamamak için, bu incelemeler topluluk katılımının hayati önem taşıdığını gösterdi. Şimdiye kadar yapılan görüşmelerden elde edilen verileri üç adımlı bir süreçte analiz ettik. İlk olarak, veri topluyoruz, sonra ilgili bilgileri çıkarıyoruz ve son olarak bunları tasarım önerilerine dönüştürüyoruz. Bu, tasarımın toplumun ihtiyaçlarına yanıt vereceğinden emin olmayı sağlar. Mimari tipler, sokak manzaraları, ortak kamusal alanlar ve toplum alışkanlıkları, Antakya’nın kültürü ve tarihindeki zenginliği ve çeşitliliği yansıtır. Ve bu mekanların nasıl kullanıldığını ilk elden deneyimleyerek anlamak istiyoruz.

Antakya Kentsel Çevresinin Deprem Öncesi Durumu
Deprem öncesi Antakya’nın kentsel çevresinin analizi, birkaç önemli bulguyu ortaya koydu. Şehir, özellikle sel baskınlarının sık görüldüğü alanlarda bulunan gayri resmi yerleşimlerin etkilendiği ciddi zorluklarla karşı karşıyaydı. Bununla birlikte, Antakya sıkı sokak ağı, geçirgen kentsel dokusu ve kentsel çevrenin insan ölçeğine sahip olması
gibi övgüye değer özellikler sergiliyordu. Ancak, dikkate değer bir endişe, kentsel plan içindeki açık alanların dengesiz dağılımıydı. Antakya önemli yeşil alanlara sahipti, bunlar arasında özellikle çekirdek alanda yoğunlaşan büyük parklar bulunmaktaydı, ancak bu alanlar şehrin genelinde eşit olarak erişilebilir değildi. Özetle, Antakya kentsel tasarımda güçlü yönler sergilemiş olsa da, sel gibi zorlukların üstesinden gelmek ve açık alanların eşitsiz dağılımı gibi konuları ele almak, şehrin gelecekteki dayanıklılığını ve yaşanabilirliğini artırmak için temel görevler olacaktır.

Şehir Çapında Stratejiler
Antakya’nın kentsel çevresini iyileştirmeye yönelik önerdiğimiz stratejiler birkaç önemli girişimi kapsar. İlk olarak, şehrin sel bölgesi desenini dikkate alan, gelecekteki yeniden yapılanma için uygu alanları belirleyerek sel risklerini etkili bir şekilde azaltacak kapsamlı bir arazi kullanım planını savunuyoruz. Bu yaklaşım, savunmasız bölgelerde daha güvenli kalkınmayı sağlarken sürdürülebilir kentsel büyümeyi teşvik eder. Şehrin ulaşım altyapısı geliştirerek yol hiyerarşisini iyileştirme ve mevcut ağ yapısını koruma önceliğini veriyoruz. Ayrıca, ticari merkezleri konut alanlarına yürüme mesafesinde yoğunlaştırarak araç bağımlılığını azaltmayı ve daha yayalaştırılmış bir kentsel çevre teşvik etmeyi amaçlıyoruz. Ayrıca, planımız topluluğa odaklı, yaya dostu rotalar ağının tanıtılmasını içeriyor. Bu rotalar, sosyal olanakları birbirine bağlayarak toplumsal katılımı teşvik edecek ve şehir içinde hareketliliği artıracaktır. Son olarak, açık alan stratejimiz Antakya genelinde program çeşitliliği ve yeşil alanların adil bir şekilde dağıtımını önceliklendirir, Böylece parklar ve rekreasyon alanlarının tüm sakinlere erişilebilir olmasını sağlar ve şehirdeki yaşam kalitesini artırır.

Planlama Düzeyleri: Bölge Katmanlaması
Her bölgenin bir ana cadde (ana cadde) veya su yatağı ile tanımlandığı, yürünebilirlik esasına göre 12 bölge oluşturmak amaçlanmıştır. Böylece her ilçe perakende ve ticari faaliyet ile toplu taşıma kullanılabilirliği etrafında merkezlenebilir. Öte yandan, sahil bitişikliği, Asi Nehri ve çeşitli dereler boyunca uzanan doğal manzaralardan ve dinlenme olanaklarından yararlanmaktadır.

Ek olarak, her bölgede yeşil alanların ve halka açık plazaların birleştirilmesi yürünebilirliği artırır ve canlı toplulukları teşvik eder. Bu yaklaşım sadece yürümeyi ve mikromobiliteyi teşvik etmekle kalmıyor, aynı zamanda şehrin genel yaşanabilirliğine katkıda bulunan çekici destinasyonlar da yaratıyor.

GÖRSELLER